Ayasofya Vakıf Konferanslarında Hz. Mevlâna ve Dergâhı Ele Alındı

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Vakıf Kültürü ve Medeniyeti Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen Ayasofya Vakıf Konferansları kapsamında, FSMVÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Çipan “Hz. Mevlâna ve Dergâhı” başlıklı bir konferans verdi.

Mevlâna’nın Tasavvufî Şahsiyeti Ele Alındı

Konuşmasında Hz. Mevlâna’nın tasavvuf düşüncesindeki yerini değerlendiren Çipan, onun “nerede nasıl davranacağını bilen, olgun bir Hak dostu” olduğunu belirtti. Mevlâna’nın hem yaşarken hem de vefatından sonra etkisini sürdüren bir gönül sultanı olduğunu ifade ederek, “Hz. Mevlâna’nın hayata ve ölüme, zamana ve mekâna yenilmeyen bir şahsiyet olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır.” dedi.

Mesnevî’nin Tarihsel ve Kültürel Etkisi

Çipan, Mevlâna’nın, “Bizden sonra Mesnevî önderlik edecek ve arayanlara doğru yolu gösterecektir.” sözüyle Mesnevî’nin yol göstericiliğini vurguladığını aktardı.

Mesnevî’nin etkisine ilişkin Ahmet Cevdet Paşa’nın, “Her devrin bir dili vardır; Mesnevî her devrin dilidir.” değerlendirmesine yer veren Çipan, Yahya Kemal’in, “Osmanlı Viyana kapılarına kılıçla mı gitti zannediyorsunuz; hayır, bulgur pilavı yiyerek ve Mesnevî okuyarak gitmiştir.” ifadelerini de aktararak Mesnevî’nin tarihî rolüne dikkat çekti.

Türk-İslâm Düşüncesinde Güzellik Anlayışı

Çipan, Türk-İslâm geleneğinde estetik anlayışın maddi unsurlardan sıyrılarak ilâhî güzelliğe yönelişle anlam kazandığını belirterek Divân-ı Kebîr’den şu beyti aktardı:“Biz sûfîler sizin mahallenize geldik. Allah rızası için bize güzelliğinizden bir şeyler veriniz.”

Ayrıca Mevlâna’nın ilim ve sanat anlayışını; “Ey akıl sahibi! San’at öğrenmeye çalış; fakat o san’atı ehil olan, kerem sahibi, temiz bir kişiden öğren.” ifadesiyle özetlediğini belirtti.

Mevlâna Dergâhı Tanıtıldı

Konferansın devamında Çipan, Mevlâna dergâhının dört kapıdan oluştuğunu belirterek yapıya ilişkin bilgiler verdi. Dervişan kapısının üzerinde Sultan II. Mahmud’un tuğrası ve Sultan III. Murad’ın kitabesi bulunduğunu ifade etti.